Gece Kuşu
Emektar Üye
- Katılım
- 23 Eyl 2020
- Mesajlar
- 1,694
- Tepkime puanı
- 32
- Puanları
- 48
İtibar:
Bilim insanları, beynimizin gerçek ve güncel tehditlerle geçmişte yaşanmış tehlikeleri nasıl ayırt ettiğini ortaya çıkardı. Bu süreç, tehlikenin geçtiğinin nasıl anlaşıldığını da açıkladı.
Tehlike içinde olmak kimsenin yaşamak istemediği ve beynimizin de oldukça beklenmedik tepkiler verdiği bir süreçtir. İnsan beyni bazen yaşadığı stres ve korkuyu atlatamaz. Bu nedenle de çeşitli sinirsel hastalıklar geliştirir.
Bilim insanları şimdi beynimizin, içinde bulunulan anda gerçekleşen gerçek tehlikeleri algılama şekliyle geçmişte yaşanan tehlikeleri algılama şeklimiz arasındaki farkları ortaya çıkardı. Yapılan deneylerde fareler kullanıldı.Nörobilimciler yaptıkları çalışmada beynin tehlikeleri gerçekleşme zamanlarına göre ayırmak için nasıl bir süreçten geçtiğini ortaya çıkardı. Nature dergisinde yayımlanan çalışmanın sonuçları, özellikle Travma Sonrası Stres Sendromu (PTSD) gibi sorunlar yaşayanlar için umut vadediyor.
Araştırmacılar arasında yer alan New York Üniversitesi Sinir Bilimleri Merkezi’nden Profesör Eric Klann, travmatik hatıraların uzun süre etki edebildiğini ancak bu hatıraları seçici şekilde kullanabildiğimizi açıkladı. Beynimiz bu tehlikeleri hatırlıyor ancak sadece tehlike olup olmadığını anlamakta ve varsa tehlikenin cinsini tanımlamakta kullanıyor. Aslında tehlike içeren deneyimleri öğrenmek insanın hayatta kalması için önemli rol oynuyor. Böylece aynı sorunları her seferinde yeniden deneyimlemenin önüne geçiyor. PTSD gibi rahatsızlıklar söz konusu olduğunda ise kişiler gerçek tehditleri geçmiş deneyimlerinden ayırmakta zorluk çekiyor.
Çalışmada bilim insanları, çevrelerindeki olası tehditleri ve tehlikeleri öğrenmenin hayvanların hayatta kalmaları için önemli bir özellik olduğu ifade edildi. Araştırma bu sürecin altında yatan hücre ve sinir mekaniğini ortaya çıkardı. Amigdala adı verilen bölgede depolanan ve işlenen duygularla ilgili verilerin hangi şekilde uyarıldığı araştırmanın merkezinde yer aldı.Farklı mesajların iletimi için gerekli proteinleri sentezleyen ve sonra da bu proteinleri takip etmek üzere işaretleyen araştırmacılar, Amigdala üzerinde etkileşime giren yapıların tehlikenin durumuna göre değişiklik gösterdiğini keşfetti.
Bağımsız ancak destekleyici bir başka yeni çalışmada da farklı proteinler bulunduran farklı nöronlardan birinin protein sentezini arttırdığı ve uzun süreli hafızayı güçlendirici etkisi bulunduğu ortaya çıktı.
Tehlike içinde olmak kimsenin yaşamak istemediği ve beynimizin de oldukça beklenmedik tepkiler verdiği bir süreçtir. İnsan beyni bazen yaşadığı stres ve korkuyu atlatamaz. Bu nedenle de çeşitli sinirsel hastalıklar geliştirir.
Bilim insanları şimdi beynimizin, içinde bulunulan anda gerçekleşen gerçek tehlikeleri algılama şekliyle geçmişte yaşanan tehlikeleri algılama şeklimiz arasındaki farkları ortaya çıkardı. Yapılan deneylerde fareler kullanıldı.Nörobilimciler yaptıkları çalışmada beynin tehlikeleri gerçekleşme zamanlarına göre ayırmak için nasıl bir süreçten geçtiğini ortaya çıkardı. Nature dergisinde yayımlanan çalışmanın sonuçları, özellikle Travma Sonrası Stres Sendromu (PTSD) gibi sorunlar yaşayanlar için umut vadediyor.
Araştırmacılar arasında yer alan New York Üniversitesi Sinir Bilimleri Merkezi’nden Profesör Eric Klann, travmatik hatıraların uzun süre etki edebildiğini ancak bu hatıraları seçici şekilde kullanabildiğimizi açıkladı. Beynimiz bu tehlikeleri hatırlıyor ancak sadece tehlike olup olmadığını anlamakta ve varsa tehlikenin cinsini tanımlamakta kullanıyor. Aslında tehlike içeren deneyimleri öğrenmek insanın hayatta kalması için önemli rol oynuyor. Böylece aynı sorunları her seferinde yeniden deneyimlemenin önüne geçiyor. PTSD gibi rahatsızlıklar söz konusu olduğunda ise kişiler gerçek tehditleri geçmiş deneyimlerinden ayırmakta zorluk çekiyor.
Çalışmada bilim insanları, çevrelerindeki olası tehditleri ve tehlikeleri öğrenmenin hayvanların hayatta kalmaları için önemli bir özellik olduğu ifade edildi. Araştırma bu sürecin altında yatan hücre ve sinir mekaniğini ortaya çıkardı. Amigdala adı verilen bölgede depolanan ve işlenen duygularla ilgili verilerin hangi şekilde uyarıldığı araştırmanın merkezinde yer aldı.Farklı mesajların iletimi için gerekli proteinleri sentezleyen ve sonra da bu proteinleri takip etmek üzere işaretleyen araştırmacılar, Amigdala üzerinde etkileşime giren yapıların tehlikenin durumuna göre değişiklik gösterdiğini keşfetti.
Bağımsız ancak destekleyici bir başka yeni çalışmada da farklı proteinler bulunduran farklı nöronlardan birinin protein sentezini arttırdığı ve uzun süreli hafızayı güçlendirici etkisi bulunduğu ortaya çıktı.